Satın Alma ve Karbon Ayak İzi: İşinizi Nasıl Daha Yeşil Hale Getirirsiniz?
Merhaba değerli satın alma profesyonelleri,
Geçtiğimiz hafta sürdürülebilirliğin satın alma ile olan ilişkisi üzerinde durduk ve satın alma işlemlerimizin çevreye, topluma ve ekonomiye olan etkilerini konuşmuştuk.
Bu hafta da hayatımıza yakın zamanda girmiş, hemen herkesin kulak aşinası olduğu Karbon Ayak İzi metriğinden bahsetmek istiyorum.
Nedir bu karbon ayak izi ?
Satın alma kararlarınızın çevresel etkilerini yönetmek için hangi stratejileri uygulayabilirsiniz?
Bugün, bu soruların cevaplarına göz atacağız, satın alma ve karbon ayak izi ilişkisini birlikte inceleyeceğiz.
Çayımız kahvemiz hazır mı, hadi başlayalım.
Karbon Ayak İzi Nedir ve Neden Önemlidir?
Karbon ayak izi, belki de daha önce duyduğunuz bir kavram olabilir, ama tam olarak ne anlama geldiğini merak ediyor musunuz?
Karbon ayak izi, bir ürün, hizmet veya etkinliğin yaşam döngüsü boyunca saldığı toplam sera gazı miktarını ifade eder. Bu gazlar genellikle karbon dioksit (CO2), metan (CH4) ve azot oksitler (N2O) gibi sera gazlarıdır. Yani, bir ürünün hammaddelerinin çıkarılmasından üretimine, taşınmasından kullanımına ve nihayetinde atılmasına kadar geçen süreçlerdeki sera gazı emisyonlarını hesaplamak, karbon ayak izini belirler. Peki, neden bu kadar önemli? Çünkü bu sera gazlarının atmosferde birikmesi, iklim değişikliğine neden olur ve bu durum, çevremizdeki ekosistemler üzerinde olumsuz etkiler yaratır. Yani, bu kavramı anlamak, çevresel etkilerimizi azaltmak için kritik bir adımdır.
Karbon ayak izini daha iyi anlamak için basit ve somut bir örnek üzerinden açıklamak faydalı olabilir.
Bir Tişörtün Karbon Ayak İzi
1. Pamuk Tarımı:
Bir tişört üretmek için önce pamuk gereklidir. Pamuk yetiştiriciliği, tarımsal işlemler ve sulama sırasında karbon salınımına neden olabilir. Pamuk tarımı için kullanılan traktörler ve diğer makineler fosil yakıt tüketir, bu da CO2 salınımına yol açar.
2. Üretim Süreci:
Pamuk toplandıktan sonra, pamuk liflerinin işlenmesi ve tişört haline getirilmesi süreci başlar. Bu aşamada, pamuk liflerinin temizlenmesi, iplik haline getirilmesi ve ardından dikiş işlemleri yapılır. Bu süreçlerde enerji tüketimi ve endüstriyel süreçler de sera gazı emisyonlarına neden olur.
3. Taşıma:
Üretilen tişörtler, fabrikadan depolara veya mağazalara taşınır. Bu taşıma işlemleri genellikle kamyonlar, gemiler veya uçaklarla yapılır ve her taşıma aracı, kullanılan yakıta bağlı olarak belirli miktarda CO2 emisyonu üretir.
4. Kullanım:
Tişörtü satın aldıktan sonra, düzenli olarak yıkanması ve kurutulması gerekir. Her yıkama ve kurutma işlemi, elektrik veya gaz tüketimine bağlı olarak karbon salınımına yol açar. Örneğin, sıcak su ile yıkamak ve elektrikli kurutucu kullanmak, daha fazla enerji tüketir ve dolayısıyla daha yüksek karbon ayak izine neden olur.
5. Atık:
Tişört ömrünü tamamladığında, ya atılır ya da geri dönüştürülür. Çöpe atılan giysiler, çöp sahalarında bozulurken metan gazı üretir, bu da ek bir sera gazı salınımına neden olur. Geri dönüşüm ise genellikle daha düşük karbon ayak izine sahip bir seçenektir.
Karbon ayak izinin tarihçesi de oldukça ilginç. 1990’ların başında, çevresel bilim insanları ve politikacılar, küresel ısınmanın etkilerini daha iyi kavrayabilmek için bu kavramı geliştirmeye başladılar. O dönemde, sera gazlarının iklim değişikliğine olan katkısı daha belirgin hale gelmeye başlamıştı. 2000’lerin başında, çevre bilincinin artması ve küresel ısınmanın etkilerinin daha net bir şekilde ortaya çıkmasıyla karbon ayak izi kavramı daha geniş kitlelere ulaştı. Özellikle Kyoto Protokolü ve Paris İklim Anlaşması gibi uluslararası çevre anlaşmaları, bu kavramın daha sistematik bir şekilde hesaplanmasını ve raporlanmasını teşvik etti. Sonuç olarak, bireyler, şirketler ve hükümetler, emisyonları izlemek ve azaltmak için standart yöntemler geliştirmeye başladılar.
Peki, satın alma süreçleri bu konunun neresinde duruyor? Aslında oldukça merkezi bir rol oynuyor. Her satın alma kararı, çevresel etkilerle doğrudan ilişkilidir.
Ürünlerin ve hizmetlerin seçimi, üretim süreçleri, tedarik zincirleri ve taşıma yöntemleri üzerinde doğrudan bir etkiye sahiptir. Satın alma uzmanları, ulusal ve şirket hedefleri/politikaları kapsamında düşük karbon ayak izine sahip tedarikçileri ve ürünleri seçerek, organizasyonların çevresel etkilerini önemli ölçüde azaltabilirler.
Örneğin, geri dönüştürülmüş malzemeler kullanan veya enerji verimli üretim süreçlerine sahip tedarikçiler tercih edilebilir. Ayrıca, karbon ayak izinin hesaplanması ve raporlanması, satın alma stratejilerinin daha sürdürülebilir hale getirilmesine olanak tanır. Böylece, satın alma kararları yalnızca maliyet ve kalite değil, aynı zamanda çevresel etki açısından da değerlendirilmiş olur. Bu, hem çevreye olan katkınızı artırır hem de uzun vadeli başarı için stratejik bir avantaj sağlar.
Diğer bir örnek olarak da IKEA'nın sürdürülebilir satın alma stratejisini inceleyebiliriz. IKEA, ürünlerinin karbon ayak izini azaltmak için bir dizi strateji uygulamaktadır. Şirket, tedarikçilerini seçerken çevresel etkileri dikkate alır ve yenilenebilir kaynaklardan elde edilen malzemeleri tercih eder. Örneğin, IKEA’nın mobilyalarında kullanılan ahşap, FSC (Forest Stewardship Council) sertifikalı ormanlardan elde edilir, bu da orman yönetimi ve karbon emisyonlarının kontrolü açısından önemli bir adımdır. Ayrıca, IKEA, lojistik ve taşıma süreçlerinde enerji verimli araçlar kullanır ve karbon salınımını minimize etmek için taşıma rotalarını optimize eder.
Peki biz satın alma profesyonelleri olarak Satın Almada Karbon Ayak İzini Nasıl Düşürebiliriz?
Sürdürülebilir Tedarikçiler Seçebiliriz
Tedarikçilerinizin çevresel performansını değerlendirirken, düşük karbon ayak izine sahip olanları tercih edin. Tedarikçilerin sürdürülebilirlik sertifikaları ve karbon yönetim raporları, bu değerlendirmede yardımcı olabilir.
Bir çok tedarikçinin bugün bu konuların farkında olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz ancak yakın gelecekte bu konuya özen gösteren tedarikçiler net bir tercih sebebi olacak (Avrupa'da çoktan başladı)
Yenilenebilir Enerji Kullanımı:
Satın aldığınız ürünlerin üretiminde ve tedarik zincirinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanıldığından emin olun. Örneğin, güneş veya rüzgar enerjisi ile çalışan üreticiler tercih edilebilir. (Özellikle Avrupa'ya ihracat yapan firmalar bu konunun önemini çok daha iyi biliyor)
Enerji Verimli Ürünler ve Malzemeler:
Enerji verimliliği yüksek ürünler ve malzemeler satın alın. Bu, hem kullanım ömrü boyunca daha az enerji tüketimi sağlar hem de uzun vadede karbon emisyonlarını azaltır.
Örneğin, enerji tasarruflu aydınlatma sistemleri veya düşük enerji tüketimli cihazlar.
Yerel Tedarikçilerle Çalışma:
Ürünlerinizi yerel tedarikçilerden temin etmek, taşıma mesafelerini kısaltarak karbon salınımını azaltabilir. Yerel üreticiler genellikle daha kısa lojistik zincirlerine sahiptir ve bu da karbon ayak izini azaltır.
Geri Dönüştürülmüş ve Geri Dönüştürülebilir Malzemeler:
Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen ürünleri satın alın ve geri dönüştürülebilir malzemeleri tercih edin. Bu, atık miktarını azaltır ve doğal kaynakların korunmasına katkıda bulunur.
Karbon Ayak İzi Hesaplamaları ve Raporlama:
Satın aldığınız ürünlerin ve hizmetlerin karbon ayak izini hesaplayın ve bu bilgileri tedarikçilerle paylaşarak iyileştirme hedefleri belirleyin. Karbon raporları ve hesaplamaları, çevresel etkilerinizi daha iyi anlamanıza yardımcı olabilir.
Taşıma ve Lojistik Optimizasyonu:
Ürünlerinizi taşıma ve lojistik süreçlerinde enerji verimli araçlar kullanın ve taşıma rotalarını optimize edin. Bu, taşıma sürecindeki karbon emisyonlarını azaltır ve genel karbon ayak izini düşürür.
Sertifikalı Ürünler ve Hizmetler:
Çevresel performansı onaylanmış sertifikalı ürünleri ve hizmetleri tercih edin. Örneğin, enerji verimliliği sertifikaları, çevre dostu malzeme sertifikaları (FSC, Cradle to Cradle) gibi.
Karbon ayak izi yönetimi, satın alma süreçlerinin stratejik bir parçası haline gelmiştir ve çevresel sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada kritik bir önem seviyesine sahip.
Satın alma profesyonelleri olarak, yakın gelecekte satın alma kararlarımızda karbon ayak izini dikkate alarak, sadece çevresel etkileri azaltmakla kalmayacak, aynı zamanda uzun vadeli maliyet tasarrufları ve risk yönetimi sağlayabileceğiz.